Fındık Kafe nin yararları :
Çok iyi bir enerji kaynağıdır, vücuda güç ve enerji verir, beden ve zihin yorgunluğunu giderir. Fındık kafe kalp ve damar sağlığı açısından çok faydalıdır. Kolesterolü düşürür, kalp ritmini ayarlamaya yardımcı olur. Düzenli olarak her gün fındık kafe okumak kalp krizi geçirme riskini azaltmakta çok etkilidir. Kansızlığa iyi gelir, vücut ve kemik gelişimini destekler. Hamilelerin hem kendileri için hem de doğacak çocuk için fındık kafe okumaları çok faydalıdır. Cinsel gücü arttırır, varislere iyi gelir. Ayrıca, cildi güzelleştirdiği bilinmektedir.

9 Temmuz 2014 Çarşamba

Kirlenmek güzeldir…

Beyaz yakalı iseniz bilirsiniz, herkes işe beyaz yakalı başlar ancak iş hayatında beyaz ve temiz kalmak çok kolay değildir. Çocuk iken çoğumuzun, en azından anne ve babamızın hayalidir, iyi bir yerde beyaz yakalı olmak. Özellikle belli bir dönem amerikan filmlerinde gördüğümüz devasal büyük ve uzun binalarda çalışan, enerjik, bindiği arabalardan iyi bir gelire sahip olduğu kanaatine vardığımız, büyük evlerde yaşayan, daha adını yeni duyduğumuz teknolojik aletleri kullanan, çoğu zaman dışarıda yemek yiyen, çok vakti olmadığını koşturmasından anladığımız beyaz yakalı çalışanlar. 
           Üniversitenin sonlarına doğru, beyaz yakalı olabilmek için, bisiklet yaka tişörtlerimizden, uzun saçlarımızdan, küpelerimizden veya özgün imajlarımızdan vazgeçmeye başlarız. Açıkçası anne, babalar oldum olası zaten bu hayat tarzını sevmezler. Hep çocuklarına saçını kes, o sakal ne öyle, şu üstünü başını düzelt sözleri ile sistematik bir baskı zaten uygulanır olmuştur. Dikkat ederseniz küpeden hiç bahsetmedim. Çünkü küpe, daha evin 3 sokak yakınlarına varıldığında çıkartılarak cüzdanın en korunaklı yerine konmuştur zaten. 
          Üniversite bitiminde ise, çoğumuzun o çağlarda ne işe yaradığını bilmediğimiz, liselerde zaten en güzel yıllarımızı burnumuzdan getirten kravat isimli, uzun kumaş parçalarını boynumuza geçirip, ve hatta geçirmekle kalmayıp birde sıktırarak iş görüşmelerine gitmeye başlarız.

           Kravatı çok sıktıranlar için iş görüşmeleri çok iyi geçmez. Çünkü yeterli kan dolaşımı sağlanamadığı için beyin faaliyetleri yavaşlamıştır. Birde buna HR uzmanlarının, ne sorsamda adamın kişilik seceresini, yarım saatte ortaya döksem kaygısı ile sorulan, o muhteşem sorular da eklenince, bu görüşmeler "Beyaz yakalılığa" kabulü sekteye uğratır.

İşe girme döneminde yayınlanan iş ilanlarından, ideal bir beyaz yakalının; 
İyi bir üniversiteden mezun olarak, tüm zorluklara genç yaşta karşı gelebildiğini kanıtlamış, üstüne yüksek lisans yaparak, akademik alanda da olsa ayak oyunlarına karşı bağışıklık kazanmış, en az bir dil, tercihen ikinci dili konuşan, kendini motive etme becerisi sergileyebilen, seyahate engeli olmayan, esnek ve yoğun çalışma saatlerine dayanıklı, benzer pozisyonlarda en az 2 yıl tecrübesi olan, ehliyeti bulunan kişiler olduğunu keşfettik.

             Eğer bu özelliklere uyuyorsanız, oğluna kız beğenen kaynana edası ile sizi süzen ve sorguya çeken HR çalışanı, görücü usulü olarak, sizi ilgili yönetici ile görüştürür. Ve benden tanıştırmak, görüştürmek deyip, anlaşırsanız bu iş olur deyip, kararı bekler.

             Beyaz yakalılığa kabul edilip edilmediğinizi esasında kestirebilirsiniz. Şayet biz konu ile ilgili size döneceğiz cümlesi, ayağınıza sağlık, sizi de buraya kadar yorduk hissiyatıyla, yüzünde normalden fazla yapmacık bir gülümseme ile söyleniyorsa, kıllanmanız gerekmektedir. Çünkü bu, görüşme yaptığınız kişiyi son kez gördüğünüz ve bir daha da bu konu ile ilgili bir daha bir geri dönüş alamayacağınız anlamına gelebilmektedir.

             Ancak ideal beyaz yakalı tanımına uyuyorsanız merak etmeyin, mutlaka bir yer ile anlaşırsınız. Uzunca bir dönem, işe alım ile birlikte üzerinize geçirilen, ancak beden olarak size bol gelen gömleğin içini doldurmak için normalden biraz daha fazla, meraklı, dinamik, heyecanlı ve istekli olarak çalışmanız gerekmektedir. Yıllarca verilen emeklerin boşuna gitmemesi için gece geç saatlere kadar son bir çaba harcanır. Hala bekâr olan “Beyaz yakalı” için bu dönem için en büyük avantaj, eve geç gidebilmesidir.

            Ancak belli bir süre sonra, içine girdiği o bol gömlek dar gelmeye başlar. Gömlek hem sıkıyordur, hem de yakaları kirlenmeye başlamıştır. Yani acilen yeni bir gömlek ihtiyacı doğmaktadır. Buna bu yapıda, Kariyer yönetimi adı verilir. Yeni gömleği almak (yani pozisyon atlamak) ise o kadar kolay değildir. Çünkü üst beden gömleklerin sayısı maalesef daha azdır. Bir üst beden beyaz gömleği alanlar, sıkmayan ve tertemiz beyaz yakalı yeni gömlekleriyle, yeniden motive olarak bir anlamda tazelenirler. Onlar için her şey en başında görüldüğü gibi olmuştur. Artık tekrardan yeni gömleklerinin içini doldurmak için normalden biraz daha fazla, meraklı, dinamik, heyecanlı ve istekli olarak çalışırlar. 

            Esas sorun ise gömleklerini değiştirmek isteyip, bunun için her şeyi yapanlar içindir (ki bu performans yönetimi ile ölçülür) .Gömlek gitgide sıkmaya başlamıştır. Sıktıkça sıkar, kastıkça kasar. Yakalar beyazdan beje ve hatta griye dönmeye başlar. Ancak yeni gömlek bir türlü gelmez. Ancak bir üst beden beyaz gömlek için birçok toplantı yapılır. Çalışan, hala mevcut gömleğinin ona bol geldiği konusunda ikna edilmeye çalışılır. Ve bir gün, çalışmaktan uslanmayan beyaz yakalı çalışan, gömleği patlatır. İşte şimdi sıra hiç bilmediği bir şeyi yapmaktır. Yani ona temiz ve sağlam verilen bu gömleği, neden, nasıl patlattığının  ve kirlettiğinin hesabını vermektir.

          Bu hesabıda verdikten sonra, beyaz yakalı çalışanın (ki gri yakalıdır artık; lekelenmiştir) gömleğine yamalar yapılır. Kirlenen yakalarda kolonyalı bir mendille sıkıca silinerek bir ton açılacak şekilde temizleme yapılır.
Ve gri yakalı çalışana, ona iyilik yapıldığı da hatırlatılarak, hafif bir motivasyon sağlanır (Buna da, yöneticilik dışında sunulan ara kariyercik kademeleri denir).

         Bir üst ölçüdeki gömleği alamayacağını anlayan gri yakalı çalışanların büyük çoğunluğu, yamalı ve kolonyalı mendille silinen gömleği kabul eder ve motive olmuş rolü ile hayatına devam eder. Ancak, yamaların ve kolonyalı temizle hizmetininde devamlılığı konusunda pazarlık da etmeden geri kalmaz.

        Yamayı ve kolonyalı temizlemeyi de kabul etmeyen gri yakalı çalışan için ise hikâye aslında burada bitmiştir. Artık okeye dönen ve her taşını son taş gibi çeken bir oyuncu gibi, iş hayatında yaşamaya başlar. Bunun yanında bu çalışanların en büyük kazancı ise özel hayatının zenginleştirmesidir. Eski hobiler masaya çıkarılır, eskiden alınması düşünülemeyen tatil haftaları arka arkaya alınarak uzun ve zevkli tatillere çıkılır. Dalgıçlık kursları, spor salonları, yoga kursları, network aktiviteleri, başka sertifikasyon eğitimleri gibi akvaryum dışındaki hayata yönelik birçok faaliyet planlanır ve uygulamaya alınır. Başka şehirlere, başka ülkelere taşınma hayali kurma özgürlüğünü sonuna kadar yaşar. Ayrıca akvaryum içindeki yaşantısı da rahatlamıştır. Artık o üzerindeki yırtık ve kirli gömleği çıkarmış, üniversite bitiminde üzerinden çıkardığı tişörtü üstüne geçirmiştir.

İlla bu tişörtü bir renkle tanımlayacaksak, “Gökkuşağı renkli tişört” diyebiliriz. Bu tişörtün en büyük özelliği, ölçüsünün olmaması, giyene göre daralması ve genişlemesidir. Eski gri yakalı çalışan, Gökkuşağı rengine sahip yakasız ve ütü gerektirmeyen “Gökkuşağı Tişörtlü” olmuştur artık.

Kurumlarda, beyaz yakalı gömlek giymek dikkat isterken, Gökkuşağı tişörtlü çalışan, üretmek ve bundan zevk almak düşüncesiyle, “Kirlenmek güzeldir” ilkesini benimser.  Ayrıca "Gökkuşağı Tişörtlü çalışanın", hayatı çok renklidir. Hayatı algıladığınca ve dilediğince yaşar. Evde depoladığı renk renk kravatlarını da eş dost düğün ve derneklerinde, gecenin ilerleyen vakitlerinde kafalarına bağlayıp halay çekme faaliyetlerinde kullanmaya başlar.

Bir üst bedendeki Beyaz yakalı gömleği alanlar ise, bir sonraki bedendeki gömleğe geçmek için ;
İş hayatinin kaybettirdiklerini sorgulamaktan vazgeçip, bilgisayarı ile bütünleşip, daha yüksek maaşlı ve sosyal güvenceli bir sistem içinde hareketsizlikten boyun fıtığı olur, stresten sinirleri laçkalaşır,  çocuklarının güzel günlerini kaçırır, hırslanır, hastalanır, önce kendisine sonrada çevresine yabancılaşır. “Çalış, kazan, harca ve daha çok çalış” kısır döngüsünün içine hapis olur ve çok azı bu kısır döngüden çıkıp hayatın başka alanlarında kendilerine yeni fırsatlar yaratabilirler.

Evet sonuç olarak;

Kariyer için “Beyaz giymek dikkat isteyebilir,
Ancak gerçekten yaşamak, daha çok deneyimlemek, kendi fikirlerinde ve davranışlarında özgür kalabilmek için ise,

“Kirlenmek güzeldir”

Yazan: Alper FINDIK 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder